Gittiğin gün.
Hayatımı kararttığın ve bir daha asla eskisi gibi olamadığım güne tekabül ediyor.
İlk defa seni sevdiğini söyleyen biri hiç söylememiş gibi gitse napardın?
Biri içindeki neşeyi söndürüp artık ota boka gülmemeni sağlasaydı napardın ki?
Belki benim yaptığımı yapardın. Seni çoktan unutmuş biri için aylaaar sonra böyle bir yazı yazardın. Güneş yüzünü yeni yeni göstermeye başlarken, içindeki karanlığı hala söndüremediğini farkederdin.
Farkeder miydin?
Senin için olay her zaman basit bir ”Bitirelim mi? :(”den ibaretti. Basit bir şey nasıl karartır ki seni?
Hiç düşündün mü, seni seven insanın yalancı çıkması nasıl bir şeydir diye?
Bana sorma, söyleyemem. Cümleri bunu anlatabilecek kadar iyi kullanamıyorum ben.
Asıl anlatmak istediklerini cümlelerin içine gizlemiş insanlara her zaman hayranlık duymuşumdur, hep onlar gibi olmak istemişimdir. Ömer Hayyam, Hallac-ı Mansur, Harun Tekin…
Ama değilim maalesef. En azından şu an, duygularını açık açık anlatmaktan başka bir şey yapamayan biriyim sadece.
Sen acı çekmeyi ne kadar biliyorsun, merak ediyorum.
Küçükken yere düşünce dizinin kanaması mı senin için acı, tuttuğun takımın şampiyonluğu averajla kaçırması mı? Afrika’da bir çocuğun aç kalması mı, sabah namazını kıl payıyla kaçırmak mı?
Dünyada sanki yeterince savaş yokmuş gibi kendinle savaşa girmeyi bilir misin?
Bilmezsin, nerden bileceksin ki?
Aşk, sevgi.. 2 haftalığı bile tamamlayaman onlarca ilişkiden ibaretmiş senin için meğersem.
Bu yüzden 3 Aralık senin için sıradan bir gün olacak daima.
Cumartesi ile bildiğin tek şey Musevilerin kutsal günü olduğu olacak.
Ve sabah uyandığında bir ”Bitirelim” mesajını görmenin ne demek olduğunu, sevginin 2 haftalık ilişkilerden daha değerli olduğunu anladığın zaman öğrenirsin belki.
O zaman, benim karanlık duygularımı anlatmam gerekmez. Sen zaten yaşıyor olursun o’nu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder