Aşk’ı tanımlamak için yaşayabilmiş olmak gerekir. Aşkı hiç yaşamamış
birine aşkı tanımlamaya çalışmak, hiç guave görmemiş birine guave’yi
tanımlamaya çalışmak gibidir. Guave’nin ne olduğunu bildiğinizi
sanmıyorum, ben de bilmiyorum zaten Google’a ”Değişik meyvalar” yazıp
aradım yazıda örnek olarak verebileceğim bir şey bulayım diye en
değişiği bu geldi.
Bir sufiye aşkın tanımını sorsanız, size ilahi
aşkın tanımını yapar. Başkaları komşunun oğlunun, Angelina Jolie’nin ya
da bir spor takımının tanımını yapar.
Hele bir de aşk acısı diye
bir şey vardır, o’nu hangi erkek/kadın icat etti çok merak ederim, ne
diye ihtiyaç duymuşlar acaba böyle bir şeye? Düşünsenize; ”Hadi hayatım
fazla mutluluk bana batıyor yeni şeyler yapalım mesela aşk acısı
çekelim.”
Ne kadar bağlandıysanız, ne kadar aşık olduysanız, ne
kadar severseniz o kadar acı çekersiniz. Acı doğru orantılıdır bunlarla.
Hele bir de sizde bir ergen gururu varsa yandınız. O’nu ne kadar çok
sevdiğinizi kendinize ve başkalarına kanıtlamak için kendi kendinize acı
çektirirseniz. Aşk acısı böyle mal ediyor adamı, yapacak bir şey yok.
Konudan uzaklaştık gibi geldi, aşkı tanımlamaktan bahsediyorduk sanırım en son.
Ben aşkı bir şeyle tanımlayamıyorum, çünkü aşık olduğum tek bir şey
değil. Belki ”Yaradılanı yaradandan ötürü sevme” felsefesini
benimsediğimdendir bu. Allah’ın yarattığı her varlık -canlı ya da
cansız- biraz da olsa o’ndan iz taşır kanısındayım. Şu koca evrendeki
uyum ve düzen bile, O’nun mükemmeliğini yansıtır bence. Henüz görmediğim
ve belki de asla göremeyeceğim birçok hayvana aşık olmam buna örnek
olabilir.
Öte yandan, aşk basit görünse de karmaşıktır, çok
karmaşıktır. Onca yazı, şarkı, şiir, hiçbiri tam olarak anlatamaz aşkı.
Hep bir şeyler eksiktir, bazı şeyleri tam anlatamaz. Mesela bu yazı,
kendi yazdığımdan bir şey anladıysam ne olayım.
Özetle; aşk
anlatılmaz yaşanır. Aşk’ın ne olduğunu merak ediyorsanız bir şeyler
okumakla vakit kaybetmeyin. Ama fazla merak iyi değildir, benden
uyarması.
Hadi Allah’a ısmarladık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder